Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun AKP Genel Başkanı ve Başbakan olmasından sonra yerine MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın geçeceğini iddia etti.
Hakan Fidan'ın çözüm sürecinin koordinasyonunu da sağlayabileceğini öne süren Selvi'ye göre, 2015 yılında çözüm sürecinin üçüncü aşamasının da tamamlanması ve PKK'nın Türkiye'de silahlı mücadeleyi bıraktığını ilan etmesi planlanıyor.
Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi'nin "Çözüm takvimi" başlıklı yazısı şöyle:
Çözüm takvimi
Cumhurbaşkanlığı seçimi yeni sonuçlandı. AK Parti bir yandan liderini Çankaya'ya çıkarmaya hazırlanıyor diğer taraftan yeni Başbakan ve kongre süreci yaşanıyor. Tüm bunların arasında ise hızlı bir trafik yürüyor.
Çözüm trafiği bu.
Hükümet-HDP-İmralı-Kandil arasındaki son 1 hafta içinde tam 6 görüşme yapıldı.
Bu hem çözüme verilen önemi gösteriyor hem de kritik bir aşamaya gelindiğinin işareti.
İhtiyaç duyulan yasal düzenlemeler için Adalet Bakanlığı'nın da katkısıyla Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nda bir çalışma yürütülüyor.
Ayrıca çözüm süreci yerel seçimlerden ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden güçlenerek çıktı.
Çözümün mimarı olan Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu.
Çözüm sürecinin önemli ayaklarından birini oluşturan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan oluyor.
İmralı ile görüşmeleri yürüten MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Dışişleri Bakanı olması gündemde.
Konjonktür tamamen sürecin lehine gelişiyor.
Tersi de olabilirdi.
Eğer yerel seçimde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan kaybetseydi çözüm rafa kalkmış, OHAL'i şimdi mi getirelim yoksa sonraya mı bırakalım tartışmasını yapıyor olurduk.
Halkımız çözümün arkasında güçlü bir şekilde durmak suretiyle, sürecin zemini güçlendirdi, siyasi iradeye, 'Doğru yoldasınız, destekliyorum' mesajını verdi.
Çözüm iki kanatlı.
Çözüm süreci sadece iktidar cephesine kazandırmadı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci kazananı Erdoğan olduysa ikinci kazanan Selahattin Demirtaş oldu.
Yüzde 9.8 oranında oy alan Selahattin Demirtaş ilk kez bölge dışından Ege ve Marmara Bölgesi'nden oy almayı başardı.
Bayrağa sarılı şehit cenazeleri gelseydi Selahattin Demirtaş'a Ege bölgesinden oy çıkar mıydı?
Selahattin Demirtaş, Hakkari meydanında yaptığı konuşmayı yapsa, İzmir'den ciddi bir destek bulması mümkün müydü?
Türkiyelilik demese, Kandil'in dilinin yerine Türkiyeliliğin dilini kullanmasa oylarını 6.1'den 9.8'e çıkarabilir miydi?
Siyasi mücadelesini silahların gölgesinde yürüten HDP'ye, halkımızın açtığı çok önemli bir kredi bu.
Silahlı değil siyasi mücadele yaptığın, ayrımcılığın dilini değil Türkiyeliliği konuştuğun sürece ben seni destekleyebilirim diyor.
CHP'nin siyasi mumya gibi dolaştığı bir siyaset arenasında PKK silahlı mücadeleyi sonlandırıp, HDP Türkiyelilik dilini güçlendirdiği sürece Ana Muhalefet Partisi olmasının önü açılmış demektir.
PKK silahlı mücadeleyi bırakacak mı?
Bu konuda belirlenmiş bir takvim var mı?
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı olduğu taktirde bu süreç zarar görür mü?
Sondan başlayalım isterseniz.
Çözüm sürecinde karşılıklı olarak yaşanan tecrübelerden sonra artık sürecin hızlanması gerekiyor.
Başbakan Davutoğlu-Dışişleri Bakanı Fidan uyumu ile bunun yakalanacağı bekleniyor.
Çözüm sürecinin koordinasyonunu sağlayan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'la mı devam edilecek yoksa Hakan Fidan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı gibi bir görev üstlenmek suretiyle çözüm sürecinin koordinasyonunu da mı üstlenecek?
Karar alma süreçlerini hızlandırma açısından böyle bir yol tercih edilecek mi?
Buna yeni Cumhurbaşkanı ve yeni Başbakan karar verecek.
Takvim konusuna gelince, bir takvim var.
Çözüm sürecini ilk yazdığımda aynı yıl içerisinde üç aşamayı da gerçekleştirecek bir takvim yayınlamıştım.
Öyle olmadı tabii.
Siyasi irade ve İmralı, 2015 yılında çözüm sürecinin üçüncü aşamasının da tamamlanması ve PKK'nın Türkiye'de silahlı mücadeleyi bıraktığını ilan etmesini amaçlıyor.
Bu takvim 2015 sonuna sarkar mı?
Beklenti sarkmaması yönünde.
Mümkün olursa 2015 seçimlerinden önce.
Bunun için öncelikle ikinci aşamanın tamamlanması gerekiyor.
Aslında çözümün yasal zeminini hazırlayan 6 maddelik, 'Mini çözüm paketi' nin yasalaşmasıyla birlikte ikinci aşamaya geçildi.
Geri çekilmenin tamamlanması ve çözümün hukuki statüye kavuşması aşamasıydı bu.
Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nda hazırlığı yapılan yasal düzenleme ile dağdan inişler ve cezaevlerindekilerle ilgili hukuki prosedür hazırlanıyor.
Dağdan inişlere öncelikle Mahmur Kampı'ndakilerin Türkiye'ye getirilmesi ile başlanacak. Ancak burada Habur'da yaşanan süreçten dersler alınmak suretiyle adım atılacak.
Habur'dan getirilenler ayrı bir kent kurulmak suretiyle bir arada tutulmayacak. Gerekli olan sağlık kontrolleri yapıldıktan ve vatandaşlık açısından gereken işlemler gerçekleştirildikten sonra topluma kaynaşmaları ve eski yerleşim yerlerine dönmeleri sağlanacak.
Bunları Kandil'deki eylemlere karışmamış grubun indirilmesi takip edecek. Ama bunlardan önce ikinci aşamanın tamamlanması adına atılması gereken iki önemli adım var.
HDP ile hükümet arasındaki görüşmelerde bunun takvimlendirilmesine çalışılıyor.
1-İçerideki silahlı unsurların Türkiye sınırlarının dışına çıkarılması. Ekim-Kasım ayından itibaren geri çekilmenin başlaması hedefleniyor. Örgütün kış yapılanmasına geçmemesi, yaşlı ve hasta olanların ise istihbarat birimlerinin bilgisi dahilinde topluma kazandırılması.
2-Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklik yapılarak terör suçlarındaki oranların yeniden düzenlenmesi. Bu düzenleme cezaevlerindeki 4 bin civarındaki PKK-KCK mahkumunu esas alacak.
Yeni hükümetle birlikte çözüm takvimi hızlanacak.